Geçiciliğini, hatta hiçliğini veya hiç olmamışlığını anlayan ve kavrayan varlık olmanın çelişkisinden kurtulabilmek için, insan kendini sabitleştirdiği matematik bir denklem kurar ve bu denklemin bütün değişkenlerini sabit saydığı kendi varlığına ve varoluşuna göre konumlandırır. Adeta kendiyle satranç oynayan ve kendi tarafını hep kazandıran yalnız oyuncunun durumunda olduğu gibi.
Sonuçta insan ötekine güler, kendine ağlar. Ama bu iki konum, sadece görünüşte zıttır. Bu sanal zıtlık ...